Akademisyenlerden Koronavirüs Hakkında Bilgiler
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi ProteoGenom Teknolojileri Araştırma Laboratuvarı sorumlusu Doç.Dr. Bekir Çöl ve laboratuvar ekibi ile Milas Veteriner Fakültesi Viroloji öğretim üyesi Dr. Nurettin Çanakoğlu, Koronavirüs hakkında bilgi verdiler.
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi ProteoGenom Teknolojileri Araştırma Laboratuvarı sorumlusu Doç.Dr. Bekir Çöl ve laboratuvar ekibi ile Milas Veteriner Fakültesi Viroloji öğretim üyesi Dr. Nurettin Çanakoğlu, Koronavirüs hakkında bilgi verdiler.
Akademisyenler tarafından Koronavirüs hakkında verilen bilgiler şu şekilde oldu;
Dünya gündemini uzun süredir meşgul eden Covid-19 salgını ilk kez 2019 yılının Aralık ayında Çin’de ortaya çıkmıştır. Hastalık etkeni öncelikle novel (yeni) Coronavirus (nCov) olarak adlandırılmıştır. Daha sonra SARS Koronavirüs’üne benzerliği nedeniyle virüsün resmi adı SARS-Cov-2 olarak değiştirilmiştir. Oluşturduğu hastalık tablosu ise Covid-19 olarak kayda geçmiştir.
SARS-Cov-2 virüsü Coronaviridae virüs ailesinde yer almaktadır. Bu ailede 4 ayrı genus bulunmaktadır. Söz konusu genuslardan betacoronavirus genusu altında son yirmi yılda SARS-Cov, MERS-Cov ve SARS-Cov-2 virüsleri tanımlanmıştır. Koronavirüsler (CoV), hayvanlarda ve insanlarda hastalığa neden olabilecek büyük bir virüs grubudur. Yaygın soğuk algınlığının yanı sıra, çeşitli ağır hastalıklara sebep olan SARS-CoV, MERS-CoV gibi virüsleri içermektedir. SARS-CoV, MERS-CoV ve yeni tanımlanan SARS-CoV-2, yüksek derecede patojeniktir. Şiddetli akut solunumu sendromları, ateş, öksürük, kısa nefes alışları, nefes alışverişlerinde zorluklar en yaygın belirtileridir.
SARS-COV-2 NASIL BULAŞIR?
Koronavirüsler zoonotiktir. Bunun anlamı, insanlar ve hayvanlar arasında bulaşıcı olmasıdır. Koronavirüsler birçok canlı türünü enfekte edebilmektedir. Sadece bazı türleri hem insanlarda hem de hayvanlarda hastalık yaparken, birçok türü sadece hayvanlarda hastalığa neden olmaktadır. Bu virüslerin hepsinin de kendine özgü bir bulaşma döngüsü ile konakçı spektrumu bulunmaktadır ve evcil hayvanların insanlarda salgına neden olduğu bir vaka bildirilmemiştir. Ayrıntılı araştırmalar, MERS’in tek hörgüçlü develerden insanlara, SARS’ın da misk kedileri ve yarasadan insanlara geçtiğini göstermiştir. Son çalışmalarda SARS-Cov-2’nin yarasalarda görülen bir Koronavirüs türü ile %96 oranında benzerlik gösterdiği ortaya konsa da Covid-19 salgınının yayılmasında hangi hayvan türlerinin rol oynadığı henüz netlik kazanmamıştır. Birkaç SARS-CoV benzeri yarasa Koronavirüsü üzerine yapılan araştırmalar, bu virüslerin bazılarının insan reseptörü ACE-2'yi enfeksiyon için kullanabileceğini göstermiştir. Bu yeni virüsün insan, domuz, yarasada, hücreye tutunmak için ACE2’yi kullanabildiği belirtilmiştir.
Farklı hayvanların Covid-19 virüsü ile hastalanıp hastalanmayacağı ve mekanizmasının anlaşılabilmesi için daha fazla çalışmanın yapılmasına ihtiyaç vardır. SARS-Cov-2’nin hayvanlar arası bulaşması ile ilgili bir kanıt olmamasına rağmen, Covid-19 yönünden pozitif bulunan hayvanların diğer hayvanlardan uzak tutulması yapılabilecek en iyi uygulamadır. Son zamanlarda hastalığa neden olan bu Covid-19 virüsünün kaynağının, ise Çin'in Wuhan kentinde bulunan Huanan deniz ürünleri pazarı olduğu düşünülmektedir. Önce hayvandan insana bulaşan bu virüsün, insandan insana da yayılabildiği zamanla anlaşılmıştır. Bu nedenle, birbirleriyle yakın temas halinde olan kişiler arasında, enfekte bir kişi öksürdüğünde veya hapşırdığında oluşan solunum damlacıkları ile insanlar arası bulaşması en yaygın yoludur.
COVİD-19 VİRÜSÜ HANGİ ORTAMLARDA BULUNABİLİR?
Yapılan araştırmalarda, düşük sıcaklık ve yüksek nemli ortamlar virüslerin yaşam sürelerini daha fazla uzattığını göstermiştir. Covid-19 virüsünün bir laboratuvar kopyasının davranışlarının ısıdan etkilendiği gösterilmiştir.
Araştırmacılar kış aylarında grip vakalarındaki artışların nedenlerini anlamak için, virüsün farklı sıcaklık ve nem seviyelerinde nasıl yayıldığını incelemişlerdir. Ve nispeten yakın tarihli araştırmalar, kuru, soğuk havanın, virüslerin havada bozulmadan kalmasına ve bu yüzden bu ortamlarda havada daha uzun mesafe ilerleyebildiklerini göstermektedir. SARS-CoV ve MERS-CoV üzerinde yapılan çalışmalar, bu virüslerin sıcaklık, nem gibi parametrelerin kombinasyonuna bağlı olarak günlerce farklı yüzeylerde kalabileceğini göstermiştir. Dış ortamda oda ısısında 2 gün boyunca virüsün miktarında
herhangi bir azalma olmadan sabit kalabildiği Dünya Sağlık Örgütü tarafından bildirilmiştir. Ayrıca yapılan çalışmalarda Covid-19’un damlacık yoluyla 2-3 saat boyunca yayılabileceği, plastik, çelik, naylon, cep telefonu kılıfları gibi farklı materyallerde ise oda ısısında 2 güne kadar canlı kalabildiği gösterilmiştir. Yapılan onlarca çalışmanın analizi, Ağır Akut Solunum Sendromu (SARS), Ortadoğu Solunum Sendromu Koronavirüsü (MERS) veya endemik insan Koronavirüsü (HcoV) gibi virüslerin de metal, cam veya plastik yüzeylerde oda sıcaklığında günlerce aktif olarak kalabileceğini göstermiştir.
Virüsün Gıdaya Bulaşma ve Gıdadan İnsana Bulaşma Riski Nedir?
Henüz Covid-19 salgınının gıdalarla bulaştığına dair herhangi bir bilimsel delil yoktur. Ayrıca Covid-19 ile benzer hastalıklar olan SARS ve MERS’te de gıda kaynaklı bildirilmiş bir vakaya rastlanmamıştır. Ancak virüsün yüzeylerde ve cisimlerde uzun bir süre canlı kalabildiği ve bu cisimlere temas eden kişilere bulaşabildiği bilinmektedir. Genel olarak, Koronavirüsler -20°C’de donmuş ortamlarda iki yıla kadar enfeksiyöz kalabilmektedir.
Harvard Tıp Fakültesi tarafından yayınlanan bir araştırmada, virüsün doğru yemek pişirme teknikleri ile inaktif edildikleri gösterilmiştir. Covid-19 benzer bir virüs olan SARS, özellikle 60 derecede 30 dakikada ölmekte, bu yüzden doğru yemek pişirme yöntemi kullanıldığı takdirde önlem alınmış olmaktadır. Uzmanların yaptığı açıklamaya göre, restoran servis kapları ve alışverişlerde kullanılan plastik poşetler ile sarılı olan her şeyin teorik olarak bulaşıcı virüslere sahip olabileceği bildirilmiştir.
VİRÜSTEN KORUNMA YOLLARI
Covid-19 salgının sebebi insandan insana bulaşmadır. Bu yüzden kişisel hijyene dikkat edilmeli, sosyal mesafelendirme kurallarına uyulmalı, hasta kişilere karantina tedbirleri uygulanmalıdır.
Özellikle halka açık bir yerdeyken, öksürdükten veya hapşırdıktan sonra ellerin en az 20 saniye boyunca sabun ve suyla yıkanması alınabilecek en önemli tedbirlerden biridir. Sabun ve su hazır bulunmuyorsa, en az %60 alkol içeren bir el dezenfektanı kullanılması önerilmektedir.
Gözlere, buruna ve ağıza yıkanmamış ellerle dokunulmaması, hasta olan insanlarla yakın temastan kaçınılması, tıbbi bakım almak dışında hastayken evde kalınması, hastayken başkalarının yanında bulunmak zorunda kalınırsa yüz maskesinin takılı olması, dokunulan yüzeylerin sık sık her gün temizlemesi ve dezenfekte edilmesi belli başlı dikkat edilmesi gereken unsurlardır.
Gıdaları da bir cisim gibi düşünmek gereklidir. Bu yüzden Covid-19’un bulaşmasının önlenmesi için genel gıda hijyeni tedbirlerine uyulması tavsiye edilmektedir. Açıkta satılan gıdaların toz-toprak, kirli yüzeyler veya kişilerce teması engellenmelidir. Öncelikle hastalık belirtisi gösteren personelin gıda işletmelerine girişi sınırlandırılmalıdır. Başta hayvansal gıdalar olmak üzere gıda işletmelerinde çalışanların el temizliği ve hijyenine dikkat etmeleri gerekmektedir. Koronavirüsler pişirme sıcaklıklarına (70°C) duyarlıdır. Dolayısıyla hayvansal gıdaların iyice pişirildikten sonra tüketilmesi önerilmektedir.
Ayrıca, özellikle plastik yapıda olan, cep telefonu kılıflarının olabildiğince steril ve temiz kullanılması gerekmektedir. Nesnelerin yüzeylerindeki virüsler, etanol, hidrojen peroksit veya sodyum hipoklorit çözeltileri ile inaktive edilebilmektedir. Araştırmacılar, Koronavirüsün yayılmasını azaltmak için, yüzeylerin SARS ve MERS’e karşı etkili solüsyonlarla iyice dezenfekte edilmesini önermektedir.
Salgın görülen ülkelerde devletlerin uyguladığı tedbirlerine uyulduğu sürece vakaların kontrol altında tutulabildiği görülmüştür. Mevcut durumda salgının ne kadar devam edeceği ile ilgili net bir şey söylemek mümkün değildir ancak toplumsal temas oranının azaltılması ve bireysel hijyen uygulamasının mutlaka ve titizlikle takip edilmesi şu an için en makul mücadele stratejisini oluşturmaktadır.